Bilecik Mutlu Son

Bilecik Mutlu Son

“Turner, sen akıl-” Turner gene yetiştirdi. “Akıllanmaz mıyım?” “Evet, ” diyebildi Miranda dolu ağzıyla. “Ah canım, ” dedi Bilecik Mutlu Son  Turner. “Çenende bir parça yemek kaldı.” “Kaşığı kullanan sensin.” “Kımıldamadan otur.” Turner eğildi ve Miranda’nın çenesinde kalan yemeği yaladı. Bilecik Mutlu Son “Mmm, nefis.” “Ye birazcık, ” dedi Miranda. “Bu bana fazla.” “Tamam, ama seni kıymetli besinlerden mahrum etmek istemiyorum.” Miranda homurdanarak karşılık verdi. “İşte bir lokma daha –

ah canım, ağzını gene bulamadım.” Turner tekrar onu öpmek için uzandı. “Bu kere kasıtlı yaptın!” dedi Miranda. “Ve kasıtlı olarak hamile karımın yiyeceği yemeği israf ettim, öyle mi? Aşağılık herifin teki olduğumu düşünüyor olmalısın.” “Aşağılık değil bir ihtimal fakat mutlaka yılışık bir fino-” “Zafer!” Miranda Turner’a işaret parmağını salladı ve mevzuşmaya çalıştı. “Ağzın doluyken konuşma. Bu çok kötü bir huy.” Miranda ağzındaki lokmayı yuttu. “Senden öcümı alacağımı söyledim, sen –

Bilecik Mutlu Son

” Kaşık burnuna dokununca Miranda’nın sözü kesildi. “Bak şimdi şu icra ettiğina, ” dedi Turner, abartılı bir halde kafasını sallayarak. “o kadar çok hareket ediyorsun ki ağzını yine bulamadım. Şimdi kımıldamadan dur.” Miranda dudaklarını sımsıkı kapattı fakat engel olamadığı gülümsemenin izlerini gizleyemedi. Bilecik Mutlu Son “Bak ne iyi bir kız oldun, ” diye mırıldandı Turner öne eğilirken. Miranda’nın burnunun ucunu ağzıyla yakaladı ve bulaşan yemeklerin hepsini temizleyinceye kadar öptü. “Turner!” “Dünyanın burnu gıdıklanan tek kadını.” Turner kıkırdadı. “Kes şunu, kes, kes, kes.” “Yüzüne yemek bulaştırmayı mı yoksa seni öpmeyi mi?” Miranda’nın nefesi boğazında takılı kaldı.

“Yüzüme yiyecek bulaştırmayı. Beni öpmek için bahaneye ihtiyacın yok.” Turner öne eğildi. “Yok mu?” “Hayır.” “Beni ne kadar rahatlattın bilemezsin.” “Turner?” “Hı?” “Eğer beni derhal öpmezsen, sanırım çıldıracağım.” Turner üst üste kondurduğu tüy öpücüklerle adeta onunla alay etti. “Bu kadar kafi mi?” Miranda başını salladı. Turner biraz daha upuzun öptü. “Ya bu?” “Korkarım değil.” “Ne istiyorsun?” diye fısıldadı Turner. Sesi sıcacıktı. “Sen ne istiyorsun?” diye karşılık verdi Miranda, elleri Turner’ın kollarından yukarı omuzlarına kaydı ve ovalamaya başladı. Açık ki birden Turner’ın ilgisi başka yere kaydı. “Ah Tanrım, Miranda, ” diye inledi Turner bedeni gevşeyerek, “harika bir şey bu. Hayır durma. Lütfen durma.” “Çok ilginç, ” dedi Miranda hafif bir gülümsemeyle.