Bilecik Mutlu Sonlu Masöz Bayanlar

Bilecik Mutlu Sonlu Masöz

Kahverengi ekip elbiseli adam masanın ü zerine abanıyor. Elizabeth’in anımsadığından daha iri  yarı.  U¨ stelik  şimdi  kahverengi  takım  giysi  de  yok  sırtında.  Açık  gri  bir  giysi  giymiş, boynuna da ü zerinde baklava biçimi koca koca beyaz sü sler bulunan bir kravat takmış. Baklavalar karanlıkta beyaz beyaz parıldıyor. Gö rü nü şü ne Bilecik Mutlu Sonlu Masöz bakılırsa, o zamandan bu yana adam daha da zenginleşmiş. Adam, “Gö rdü n mü , geldin işte buraya” diyor. Elizabeth’in karşısındaki sandalyeye oturuyor, içini çekiyor, garsonu çağırmak için başım çeviriyor.

Elizabeth telefon ettiğinde, ilkin adam onun kim olduğunu anımsayamadı. Elizabeth ona metro istasyonundaki karşılaşmalarını, taşınmaz mallar ü zerindeki mevzuşmalarını anımsatmak zorunda kaldı. Derken adam birden coştu: “A, normal olarak! Normal olarak!” Elizabeth onun bu unutkanlığım utandırıcı buldu. Sonra o kahkahası, o sulu kahkahası. Sanki Elizabeth’in ne istediğini biliyormuş şeklinde. J ~aslen bilmesi imkansız. Elizabeth’in tüm istediği unutmak.

Bilecik Mutlu Sonlu Masöz

Bir an için ama tam olarak unutmak: Yıldızsız bir gece, dosdoğru uçurum kıyısına giden bir yol. Bir son, bir bitim. En uç nokta. Elizabeth adamı telefonla aramadan ö nce, onun kendisine bunu sağlayabileceğinden emindi. Kim bilir sağlayabilir. Adamın elleri masanın ü zerinde. Kü t parmaklı, kara kıllı, işe yatkın, deneyimli eller. Adam, “Oradan oraya sü rü klenip duruyordum gene” diyor. “Daha ö nceki gü n dö ndü m.” Garson geliyor, adam kendisine romlu bir Coca Cola ısmarlıyor, sonra Elizabeth’e ne içmek istediğini soruyor. “kadın için de bir viski soda.” Ne kadar bitkin olduğunu anlatmaya başlıyor. Çıkmak zorunda olduğu o uzun yolculukların tekdü zeliğini gideren tek şey bö lgesel gösterim meydana getiren telsiz radyosuymuş.

Bu sayede insan birkaç iyi konuşma dinleyebiliyormuş. “Kod adının ne olduğunu tahmin edebilir misin?” diye soruyor. Elizabeth duraksıyor. Adam, “Hulk” diyor, biraz da utanarak gülümsüyor. Elizabeth daha ö nceki karşılaşmalarında onun uçmaktan çö k, kara taşıtlarıyla yolculuk etmeyi yeğlediğini anımsıyor. Neyle seyahat ederse etsin, sonuçta gezginci bir satıcı o. Elizabeth, birilerinin de  bir şeyler satması  gerek diye  dü şü nü yor. O¨ te  taraftan, fazlasıyla  kö hnemiş  bir şakanın bir parçası olma yolunda olduğunun da bilincinde. Kuşkusuz, bundan daha iyisini yapabilirdi. Fakat istemiyor yapmayı. Bundan iyisi, iyi dikilmiş giysileriyle Philip Burroughs, arkadaşlarının dostları, dostlarının kocaları olurdu. Bu adamınsa ağsız donlarla dolu bir  bavulu  var;  bayağı  bir  sevinç  aylası. Karnaval.  Bu  adam  için  ö zene  gerek  yok.  O¨ nce  kol saatini çıkarıp masanın üzerine koymayacak, donunu katlamayacak.